Gökova...


Gökova'ya ilk Merhaba


Sakar'dan aşağı süzülen otobüs benim hayatımda yeni bir sayfa açılmasına sebep oldu belki de. Ma-aile yaptığımız bir tatildi. Bodrum'dan çıkıp, Marmaris'e gidiyorduk. Otobüs köhne, hoplatıp zıplatan cinsten birseydi. Sakar Geçidi yazısını gördüğümde geçidin devamında karşılaşacağım muhteşem şeyin ne olacağı konusunda bir fikrim yoktu.

2 viraj daha ve babamın dürtmesiyle birden kendime geldim. Veya tam tersi bir daha düzelmemek üzere kendimden geçtim. Deniz, kara ve gökyüzü muhteşem bir düğünde dans eder gibi birbilerine dolanmışlar, tek olmuşlar, aşık olmuşlar GÖKOVA olmuşlardı.

Kendimden geçmiştim. 13 yaşındaydım. Ve böylesine bir duygunun ne olabileceğini bilmiyordum. Ama yaşıyordum. Bu aşktı, bu coşkuydu, bu hiçlik hissiydi, bu herşeyi barındırma hissiydi. Virajları her dönşümüzde görüntüyü kaçırmamak için yerimde fırdöndü gibi dönüyordum. O anda hissettiklerimi yine babamın dürtmesiyle öğrendim. Beni bir hazineyle tanıştırdı "Halikarnas Balıkçısı". O öğretti bana, neden 13 yaşındayken 1300 yıl yaşamışım gibi tüm uygarlıkları içimde hissettiğimi. Yine O öğretti Anadolu'nun ne olduğunu ve Anadoluluğu. Ve yine O öğretti Ege'nin lacivertinin ona öğrettiklerini bana.

Neyse gelelim yolun devamına. O zamanlar otobüsler ağaçlı yoldan gidiyorlardı, yeni yol yapılmamıştı. Bir şok da orada yaşadım. Bataklığı kurutmak için dikilen okaliptus ağaçlarının arasından geçerken. Artık iflah olacak gibi değildim, hiç olamadım da.

Gökova yapışınca insanın yakasına, o mavi özgürlük duygusu hapsedince tüm benliğini, özgürlük adına hep özgürlük arayışına hapis bir hayat başlıyor. İster serserilik hayatı de, ister sorumluluktan korkan insan hayatı de, ne dersen de. Gökova hapsedince insanı, çoşkuya, aşka, özgürlüğe hasret bir yaşamda buluyor insan kendini ve ne yaparsa yapsın bu hapis hiç bitmiyor. Kurtulmak isteyen kim ki?

Marmaris ise hiç hoşuma gitmemişti o zamanlar. Bodrum'un o Ege köyü havası yoktu Marmaris'te. Yıllar sonra Marmaris'e yerleşeceğimi söyleseler o günlerde bana, deli derdim diyene. Ama oldu işte. Gökova hapsetmişti birkez. Bodrum'dan ise nefret ediyorum şimdilerde. Ben tanıdığımda da meşhur olmuştu, ama bu denli kimliğini kaybetmemişti henüz.

Marmaris'te yaşadığım yıllarda tüm büyük üzüntülerimde, korkularımda, sevinçlerimde kendimi Gökova'ya atardım. Korkular, üzüntüler yok olur, sevinçler mutluluklar ise artarak çoşkuya dönüşürdü. Kimi zaman 13 yaşında bir çocuk olurdum, sorunlarım 13 yaşında bir çocuğa uygun olmadığı için anlamını yitirirdi. Kimi zaman da 18 yaşında bir delikanlı olurdum, sevinçler, aşklar daha bir coşkuyla ateşlenirdi.

Öyle ya da böyle insanlık orayı da yok edecek. Orası da para hırsının, bilinçsizliğin, açgözlülüğün kurbanı olacak. Ama en azından yaşadığım sürece hep benim için bir mutluluk kaynağı olacak.

Merhaba Gökova, Merhaba Ege...


Geri Dön ----- Mesaj Gönder