Her zaman söyleyemezsin ki...


İlan-ı aşk kolay mı?...


Korkular hep içimizde. Korkular hep sevinçlerin, aşkların önünde. Nasıl bir dünya burası? Bilemiyorum ama içimdeki sıkıntı çok çok arttı. Kimi zaman hüzün oluyor, kimi zaman öfke. Korkular ise hep korkular. 

Aşkını söylemek kolay mı? Bazen evet, bazen ise dünyanın en zor şeyi. Bazen dünyayı sırtında taşıyan Altas gibi güçlü oluyorsun, bazen yine o Atlas kadar çaresiz ve gidemez. Önceleri karşılıksız kalacak, gururun kırılacak diye korkarsın, sonra bunun önemi olmadığını anlarsın ve toplumdaki karşıkoyucular önünde durur bir engel olarak. Kimi zaman aile, kimi zaman iş, kimi zaman arkadaşların, sevgileri ile seni korumaya çalışan.

Önceleri sen söylemeden de anlaşılır yüreğinin atışı, sonra ise öğrenirsin gizlemeyi, içine gömmeyi. Ama içinde olan dışına çıkmadıkça huzur bulamazsın, döner durusun yatakta, görmez olur her zamanki gibi bakan gözlerin. Bazen dersin "lanet olsun daha önemli ne olabilir ki?" ama sonra farkedersin aşk tek kişilik bir macera değildir. İki kişilik düşünmek gerekir. Yani aşk sosyal bir olay mıdır? HAYIR... Kesinlikle hayır. Aşk, sosyal olgulara rağmen ve ondan bağımsız, insanın hayvansı güdüleri ile insansı coşkularının bir karşımıdır bence.

Dengeler altüst olur, insanlar kontroldan çıkar, umursamazlık ve sevinç düzeyi artar. Otoriteye saygı kalmaz, taahhüt edilenlerse unutulur gider. Hangi sosyal toplum kabul edebilir bunu? Yok yok, aşk asla sosyal bir olgu olamaz. Anarşizme benzer -ki o bir sosyal olgudur- ancak aşk yıkmak için değildir. Yapmak üretmek içindir. (Yine de üretimi durdurur ama)

Böyle bir şeyi sosyal yapının kolay kabul etmesi mümkün değildir. İşte korkuların başlangıcı. Ya dünya üzerinde yaşanan ekonomik krizler. İstemedikleri ortamlara ve işlerine kelepçelenmek zorunda kalan insanlar. Destekler kalkınca, sıkıntılar başlayınca, hala korunabilecek mi bu tutkulu sevgi? Yoksa karaya vurmuş bir yunus gibi yavaş yavaş kuruyacak ve solacak mı tüm parlaklığı?

Belki de içinde kendi kendine yaşamak ve dokunmasan da sevdiğine, sarıp sarmalamasan da kollarında. Bir insanı sevmenin güzelliği ile onu kendi dünyana kabul etmek en güzeli bazen. Şehveti başkasında, aşkını ise kendi içinde bulmak.

Sen olmasan da kollarımda bu gece
Ve hatta bilmesen bile seni, sensizce sevdiğimi
Yanlız uyumayacağım bu yatakta
Ama bir kadın, salt zevk almak için soyunmuş
Ama karanlık tavan, fosforlu yıldızlar takmak istediğim

Hep sen, sadece sen olacaksın gözlerim kapandığında 
Ve sadece sen, uyku zamanım tükendiğinde 

Bu kadar da trajik değil canım. Korkmayın! Sadece söylenmeyince, söylenemeyince olur bunlar. Artık her aşk da tek başına yaşanacak değil ya. Aşk dediğin, doğru insanı bulunca, yaşanacak çoşkuyla, kocaman sarılmalarla, ürkek buselerle, kanter sevişmelerle...

Vagabond


Geri Dön ----- Mesaj Gönder