Ve sahne... (2)


Cinsler arasında uyum ne demektir? Kadın ve erkeğin uyum içinde yaşaması mümkün müdür?


Cevaplara devam

-Kim önce insan oldu? Erkek mi, kadın mı?
-Cinsler arasında uyum ne demektir? Kadın ve erkeğin uyum içinde yaşaması mümkün müdür?

-Mutluluk gerçekten elde edilebilir mi? Yoksa mutluluk elde edilse bile asla farkına varılamayan mıdır?
-Varetmek için gerçekten yok etmek gerekli midir? Var eden veya yokeden ne hisseder?
-Aynı sosyo-ekonomik koşullarda yetişmiş ve yaşayan bir erkekle bir kadın aynı çiçeğe baktığında, aynı şeyleri mi hisseder?
-Kadın masumiyetini nasıl kaybetti? Kadın hiç masum oldu mu?
-Eğer kadın ve erkek toplum yargıları farklı olsa daha mı mutlu olurlar? Peki bu toplumsal yargıyı yaratanlar neden kendilerine mutsuzluğa mahkum ediyorlar?
-Beğenilmek arzusu sadece türün devamı için mi vardır?
-"Seni seviyorum" derken gerçekte ne hissediyoruz? Aşk gerçekten var mıdır?

--------------------O----------------------

-Kadın ve erkek ne kadar uyumludur.

Sahnenin izleyicilere göre sol tarafında bir ayna var. Aslında bu bir ayna değil sadece ayna gibi gorunen fakat içi boş bir çerceve. Ortada sadece günlük işlerle uğraşır gibi davranan iki kişi var. Biri erkek, diğeri kadın. Birbirleriyle konuşmuyorlar sadece kadın arada sırada erkeğin yanından geçerken eliyle ona dokunuyor. Erkek ise sadece gülümsüyor.

Kadın bir süre işleriyle uğraştıktan sonra aynanın karşısına geçiyor ve kendisini seyretmeye, üzerine bazı giysiler giyip kendine bakmaya ve saçına şekiller vermeye başlıyor. Bu sırada sahnede ışıklar yavaş yavaş azalıyor ve erkek artık görünmez oluyor. Sadece kadın ve ayna kalıyor. Sonra ışıklar tamamen kararıyor ve tekrar aydınlandığında aynanın arkasında bir erkek durduğunu görüyoruz. Bu herhangi bir erkek (kadının birlikte yaşadığı erkek de olabilir).

Kadın ayna karşısındaki tüm denemelerinde aynadaki erkeğin beğendiğini veya beğenmediğini hareketleriyle belirttiği şekilde davranıyor. Üzerine aldığı bir giysi için erkek olumsuz bir ifade kullanırsa hemen çıkartıp bir başkasını deniyor. Saçına verdiği bir şekil aynadaki erkek tarafından beğenilirse hemen aynı şekli daha kalıcı hale getirmeye çalışıyor.

Birden sahnenin sağ tarafı da aydınlanıyor. Orada da erkeği yine bir ayna karşısında görüyoruz. Ama bu gerçek bir ayna. Erkek aynada sadece kendi yansımasını görüyor. Üzerine giydiği elbiseleri dikkatle inceliyor, saçına şekil vermeye çalışıyor.

Sahne yine kararıyor ve tekrar aydınlandığında kadın ve erkek en güzel giysilerini giymiş, saçlarını taramış ve son derece hoş görünmektedirler. Erkek kadını görünce yüzünde keyifli bir gülümseme oluşur. Kadını kendisi için güzelleşmiş ve çok çekici olmuştur. Elinden tutup etrafında dönüdürür ve her açıdan güzelliğini seyreder. Kadın çok mutludur. 

Derken etraf kalabalıklaşır ve bir anda kendilerini bir partide bulurlar. Elele kalabalığın içinden yürümektedirler. Kadın erkeğin kolunda mutludur. Erkekse kendisine yöneltilen bakışlarla mutlu olmaktadır. En güzel kadın onun kolundadır, ama daha önemlisi en güzel kadınlar kendisi ile ilgilenmekte arzulu bakışlar göndermektedirler.

Çok uyumlu bir görüntüleri vardır, birlikte son derece güzel bir dans yaparlar. Yavaş yavaş kalabalık dağılmaya başlar erkekle kadın da kolkola yürüyerek sahneden çıkarlar. Işıklar yine kaybolur.

Işıklar tekrar yandığında yeniden evdedirler. Üzerlerinde gece giysileri vardır. Kadın aynanın karşısında saçlarını taramaktadır. Bu kez gerçek bir aynadır görünen az sonra kollarında yatacağı erkeği için yüzünü tüm boyalardan arındırmış saf ve temiz kendisi kalmıştır. Aynı anda sahnenin diğer tarafında erkek görünür. Bu kez boş çerceve onun tarafındadır. Aynanın arkasında partide kendisine iştahlı bakışlar atan kadınlar durmaktadır. Yatağında birlikte olduğu kadın olacak olsa bile erkek diğer kadınları hayal etmektedir.

Yatarlar ve ışıklar kararız

Kadın ve erkeğin uyumu ancak bir yanlış anlama mıdır yoksa?..

--------------------O----------------------

Böyle bir sahne hayal ederken aklıma mahalleden çok sevdiğim bir arkadaşım olan Can'ın büyük annesiyle, büyük babası geldi. Yani belki de bu denli vahim değildi uyum meselesi. 

Hayatımda gördüğüm en tatlı ihtiyarladı. Tahminimce ben onları tanıdığımda 40-50 yıllık evliydiler. Bizim evin önündeki yokuştan aşağı inerken sessiz sessiz sohbet eder, bazen şakalaşırlardı. Dede, nineyi gıdıklar, nine şakacıktan onun sırtına tokat atardı. 

Hep merak ederdim. Bir insanla 40 yıl evli kaldıktan, 40 yıl aynı mekanları, aynı yatağı paylaştıktan sonra hala konuşacak ne bulabilir diye. Yani bitirmemişler midir tüm konuları? Ya nasıl da böyle elele gözgöze hala birbirlerine içleri giderek bakmalarına ne demeli?

Derken yaşam süreleri doldu ve önce biri, sonra diğeri birbirlerine çok yakın aralarla göçüp gittiler bu dünyadan.

Eğer uyum bir yanlış anlama ise bu ihtiyarcıkların yaşadığı uyum nasıl açıklanabilir bilemiyorum ama şu anda bunlar çıktı aklımdan uyuma dair.


Geri Dön ----- Mesaj Gönder