Ve sahne... (9)


-"Seni seviyorum" derken gerçekte ne hissediyoruz? Aşk gerçekten var mıdır?


Cevaplara devam

-Kim önce insan oldu? Erkek mi, kadın mı?
-Cinsler arasında uyum ne demektir? Kadın ve erkeğin uyum içinde yaşaması mümkün müdür?
-Mutluluk gerçekten elde edilebilir mi? Yoksa mutluluk elde edilse bile asla farkına varılamayan mıdır?

-Varetmek için gerçekten yok etmek gerekli midir? Var eden veya yokeden ne hisseder?
-Aynı sosyo-ekonomik koşullarda yetişmiş ve yaşayan bir erkekle bir kadın aynı çiçeğe baktığında, aynı şeyleri mi hisseder?
-Kadın masumiyetini nasıl kaybetti? Kadın hiç masum oldu mu?
-Eğer kadın ve erkek toplum yargıları farklı olsa daha mı mutlu olurlar? Peki bu toplumsal yargıyı yaratanlar neden kendilerine mutsuzluğa mahkum ediyorlar?
-Beğenilmek arzusu sadece türün devamı için mi vardır?
-"Seni seviyorum" derken gerçekte ne hissediyoruz? Aşk gerçekten var mıdır?

--------------------O----------------------

Seni seviyorum, peki hep sevecek miyim?

Seni seviyorum derken hep bir korku var içimde
Sanki ayrılık varmış gibi kaderimizde

Seni seviyorum derken hep bir endişe var içimde
Sanki benim gibi sevemeyeceksin diye

Seni seviyorum derken hep hüzün var içimde
Sanki beni soğuk bir kalple bırakacaksın birgün diye

Nedir bu kaybetme korkusu peki? Nedir bu güvensizlik. Neden birbirini severken iki can, en mutlu anlarında bile o anın mutluluğunu değil, geleceğin olası mutsuzluklarını yaşarlar? Geleceğin mutsuzluklarını yaşarlar ve kendilerine zaman tanımadan sevgilerinden kaçarlar, soğurlar?

Seni seviyorum derken yapılan itiraf bir pişmanlık mıdır öte yandan? Geleceğin planlarına karşı bir ihanet, hayal ettiğin hayatın önünde bir engel mi yoksa. 

An'ı yaşamak bu kadar mı zor, hangimiz gerçekten mutlu olduğumuz anda bunun farkına varıp doya doya mutluluğu içimize çekebiliyoruz ki?

İçten ama gerçekten içten söylenen bir "Seni Seviyorum" insanın yaşadığı anı farketmesidir aslında. İnsanın insan olduğunu hissetmesi, bu hissi paylaştığı sevgilisinde bir ayna gibi kendi insansı yansımasını görmesidir.

Sadece bir andır bu. Sonrasında hep toplumsal süreçler ve kısıtlamalar girer araya. Zira nasıl olursa olsun fazla mutluluk ve coşku sakıncalı birşeydir. Toplumsal baskılar toplumun kendi kuralları ile hayatta kalabilmesi icindir. Oysa aşk, mutluluk ve coşku bu baskının en büyük düşmanıdır. 

İtaat ve motivasyon ancak "korku" ve "gelecek umutları" vererek sağlanabilir. Geleceğini bugün yaşayabildiğini farketmiş insanları ne itaat ettirebilirsiniz, ne de gelecek umuduyla motive edip köleleştirebilirsiniz.

Aşıklar, cesaretleri ölçüsünde, özgür olurlar. Cesaretleri ölçüsünde ertelenmiş mutluluklar yerine gerçek, taptaze mutluluklar yaşarlar.

Tüm sevgililer birbirine "seni seviyorum" der. Ama ne yazık ki her sevgili yaşadıkları anda mutluluğu yakalayarak, yaşadıkları anın farkına vararak sonsuza kadar mutlu olmamaz.

Toplum bu tehlikeli coşkuyu baskılamıştır, baskılayacaktır. 

Ne kadar çok seversen o kadar risklere gebedir aşkın

------------------------------------------------------------------------

Bunlar benim bulabildiğim bazı cevaplar. Şimdi sıra bunları derleyip güzel bir dans öyküsü çıkarmakta. Elbette yeni sorular, yeni cevaplar olacak. Ama aşklar hep muhteşem olacak, hem erkek, hem kadın için. Sonu ve süreçleri ne olursa olsun.


Geri Dön ----- Mesaj Gönder